Çarşamba, Aralık 19, 2007

Perşembe, Aralık 06, 2007

NAMAZ

Namaz Yaradana karşı kulluk borcumuzdur..Dinin direğidir..Bedenen eda edilen bir ibadettir..Bunların haricinde namaz üzerine konuşulabilecek yüzlerce,binlerce konu var..Beden ve akıl sağlığımıza,yaşantımıza,işlerimize,kulluğumuza ya da şöyle diyelim ahiret hayatımıza ne gibi faydaları var hiç düşündünüz mü?
Yoksa;kılıyoruz ya neye yararsa yarar, diye mi düşünenlerdesiniz?

Ben size sohbetimiz de üzerine konuşulan 3 konudan,aklımda kaldığınca ve kendi düşüncelerimide ekleyerek paylaşmaya çalışayım..

Birincisi;namazın Allah cc. katındaki sevapları,kul olarak bize faydaları şüphesiz çok fazla..Ama bilir misiniz ki,Allah-u Teala namaz kılan bir kişeye,namaz kıldığı zamanların dışanda da ibadet etmiş sevabı veriyor.Toplarsak; beş vakit namazın hepsi yaklaşık 1 saate tekabül eder.Düşünün ki,siz o kıldığınız namaz ile diğer 23 saati de ibadet etmiş gibi sevap ve nimet sahibi oluyorsunuz.Yemek yiyorsunuz sevap,uyuyorsunuz,işlerinizi görüyorsunuz,çocuklarınız ve eşiniz için yemek hazırlıyorsunuz vs. vs..sevap…Ne büyük bir nimet,kazanç..hiç dünya da yaptığınız bir iş için size fazladan bir ödül veren var mı?Ve bu ödül hergün,her saat için geçerli…Böyle bir şeyi istesen “anan güzel mi senin”demezler mi? Şaka bir yana;Cenab-ı Hak,bizlere böyle bir şans vermişken niye değerlendirmeyelim..Enayilik olmaz mı bu?Allah cc. Bizlere 24 saat,24 altın vermiş..ve sadece birini Benim için harca gerisi senin diyor..Bunun bilincine varmak lazım…

İkincisi;namaz kılarken yapılan hareketlerin de bir anlamı olduğu..Şöyle ki;Cenab-ı Hak, yaradılan her varlığın kendine has beden dili ile yaptıkları ibadetlere,bizler acizane namaz kılarken nail oluyoruz..Allah-u Ekber diyerek namaza durunca,ayaktayken dağlar gibi,ağaçlar gibi, ayakda dik olarak yaratılan tüm varlıklar gibi sevap kazanıyoruz.
Eğiliyoruz;kediler,köpekler,atlar gibi,eğilerek yaşayan canlı cansız her şeyin beden diliyle ettikleri sevapları kazanıyoruz.Secdeye kapanıyoruz,Allah cc. emriyle ömrü yerde geçen,sürünen hayvan,bitki akla ne geliyorsa..beden dilleriyle yaptıkları ibadetin sevabını kazanıyoruz..Ne muhteşem bir şey değil mi?

Üçüncüsü de;bilinir ki namaz Cenab-ı Hakk’a kulluk görevlerimizden biridir.Yerine ve zamanına göre, biz sefil kullara eziyet gibi de gelebiliyor.Lakin bilmiyoruz ki namaz bizlere hediye..Sevgili Peygamberimizin Mirac’a çıkıp,Cenab-ı Hakk’ın huzuruna varınca; Allah cc. Peygamberimize bir hediye vermek istemesiyle ve Peygamberimizin; “ümmetimin de faydalanabileceği bir hediye olsun” isteğiyle bahşolunmuş bir hediye…Sizler,hayatınız da size verilen hediyeyi geri çerir misiniz?Sevine sevine alırsınız değil mi? O zaman bizlere verilen bu hediyenin kıymetini bilelimJ

Bilahâra bir şeyi de, iyi bilmek lazım..Neyi,kimin için,nasıl yapıyoruz.Bir iş yaparken,yüzümüzü kara çıkarmamak,övgü almak adına itina gösteririz..Peki bu itinayı; ibadetlerimize ihtiyacı olmadığı halde,karşılıksız olarak sayısız ödül ve kazanç sağlayan bizi yaratan Varlığa niye göstermeyiz..Yaptığımız iş de eleştiri aldığımız da nasıl utanırız değil mi?..Pekiii Allah cc.’nin huzuruna varınca utanmıyacakmıyız….

Rabbim cümlemizi gaflet uykusundan uyandırsın….


Bu arada;haya-edep başlıklı yazımda bir soru sormuştum..Niyetim, bilmesek bile araştırmaya vesile olup,din adına küçük birşeyin burda öğrenilmesini sağlamaktı.Hala bi meraklı çıkmadı ama:((( Sabırla bekliyorum:))

Salı, Aralık 04, 2007

YENİ YÜZ

Evde, ufak tefek değişikliklerden hoşlandığımı daha evvel yazmıştım..Habire eşyaların yerinin değişmesi evdekilerin, bazen canını sıksa da;ben çok mutlu oluyorum..Bu değişiklikten nasibini almakta geciken acizane blogum,artık yeni yüzüyle....

Cuma, Kasım 16, 2007

HAYA-EDEP

Haya nedir?

Utanmak,ar edinmek…Peki neden,kimden…Konudan,komşudan,arkadaştan…falandan filandan……Evet,bu kısmen doğru…

Haya 2 tanedir.

Birincisi; yazdığım gibi, dostta,arkadaşa,komşuya,muhatap olduğunuz herhangi bir kişiye karşı duyduğumuz haya…Buna,fıtri haya denir.Allah-u Teala’nın; doğarken her kuluna nasip ve hediye ettiği fıtri haya ile kendimize çeki düzen verir,edepsizliğe düşmekten kendimizi koruruz..
Lakin nereye kadar…Bir vakit sonra,bu hayayı besleyemez,kuvvetlendirmez isek edep ile edepsizliği ayıramaz hale geliriz.

Burada;ikinci haya olan,imani haya devreye girer.İmani haya;yaradılışla kazananılan bir haya değildir..Din ile kuvvetli bir iman ile kazanılır…Ve böylece;asıl duymamız gereken hayayı,Cenab-ı Hak’a karşı duymamız gereken utanma duygusunu kazanmış oluruz.

Yaradışılımız da ki benliğimizde varolan fıtri hayayı besleyen ve kuvvetlendiren,imani hayadır.Eğer ki fıtri hayamızı beslemezsek,zayıflar güçsüzleşir ve Allah korusun: “ar damarı yırtılmış” tabiriyle karşı karşıya kalırız.Önceleri anormal gelen şeyler,normal görünmeye başlar.Buna verebileceğimiz en güzel örnek de;Müslüman kimliğiyle dışarı da dolaşan bayanlar... “Amannn zamana ayak uydurmak gerek” düşüncesiyle verilen tavizler,rahat tavırlar vs. vs…

Velhasıl;insan irade sahibiyse,ne yapması gerektiğini de biliyorsa,başta Cenab-ı Hak’tan ve herkesten haya duymalı,edepli ve terbiyeli olmalıdır.Sevgili Peygamberimiz bir hadisinde: “Her dinin bir ahlakı vardır,İslam dinin ahlakı ise hayadır.” demiştir.Rabbim; cümlemizi, hakkıyla kazanan ve uygulayanlardan eylesin…

Sizlere bir sorum olacak…Biliriz ki;Sevgili Peygamberimiz yaradılmışların en güzeli,en yücesi olandır.
Güzel olan her şey onda toplanmışdır.Haya ve edep abidesi de O’dur.

Pekiii…..

O’ndan sonra kim gelir???

Not:Oturduğum site içinde çarşamba günleri yapılan sohbetlere katılmaya başladım.Bu hafta bu konudan bahsedildi..Aklımda kalanları kısaca burada paylaşmak istedim:))


Cumanız mübarek olsun..






Çarşamba, Ekim 17, 2007

İKİ ŞEY

İki şey seni "vasıflı insan "yapar:1.. İradeye hâkim olmak2.. Uyumlu olmak

İki şey sana "değer" katar:1.. Hitabet ve diksiyon eğitimi almak2.. Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek

İki şey seni geri bırakır:1.. Kararsızlık2.. Cesaretsizlik

İki şey seni kâşif yapar:1.. Vasıflı çevre2.. Birazcık delilik

İki şey senin ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:1.. Baskın yeteneği bulmak2.. Cidden sevdiğin işi yapmak

İki şey başarının sırrıdır:1.. Ustalardan ustalığı öğrenmek2.. Kendini güncellemek

İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:1.. Niyetin saf (halis) olması2.. Ruhsal farkındalık

İki şey seni milyonlarca insanlardan ayırır:1.. Problemin değil çözümün parçası olmak2.. Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı)bakış açısıyla yaklaşabilmek

İki şey gelişmeyi engeller:1.. Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat, tefrit)2.. Felaket odaklılık

İki şey çözüm getirir:1.. Tebessüm (gülümseme, sırıtma veya kahkaha değil!)2.. Sükût (susmak)

İki şey "kalitesiz insan"ın özelliğidir:1.. Şikâyetçilik2.. Gıybet, dedikodu

İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:1.. Bakış açısını değiştirmek2.. Empati yapmak (muhatabın yerine kendini koymak)

İki şey yanlış yapmanı engeller:1.. Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek2.. Kul hakkından korkmak

İki şey seni gözden düşürür:1.. Demagoji (laf kalabalığı)2.. Böbürlenme (övme, vazgeçilmez gösterme vs .)

Pazartesi, Ekim 08, 2007

KADİR GECENİZ MÜBAREK OLA!!!

Cümle Muhammed Ümmetinin, Kadir Gecesi Mübarek olsun.

Cenab-ı Hak bu gecenin feyzini idrak ve iştirak edenlerden eylesin..

Pazartesi, Eylül 24, 2007

BEN


Küçük kız, annesinin yüzünde olan üç tane beni göstererek ne olduklarını sorar:

-Anne bu ne?

-Ben kızım..

-Peki bu ne?

-O da ben kızım..

-O zaman bu ne?

-O da ben kızımmm…

Anne kızının artık öğrendiğini düşünür..Ve sorar..Kızım neymiş bunlar?

-SEN!!!!!

Perşembe, Eylül 20, 2007

BÜYÜMÜŞÜM:))

Selamün aleyküm…

Yaşadığımız mübarek günlerin tatlı telaşına, bir de okul telaşeleri katıldı..Oğlum 4. sınıfa, kızım ise anaokuluna başladı..Farklı bir heyecan yaşıyorum..İki evladım da okullu oldu..

Şöyle bi düşününce günler nasıl geçiyor..Hatta yıllar..Bir nefeslik..Sağından soluna döner gibi..Hatırlayınca, herşey sanki daha dün gibi..Lakin..Takvime bakınca aylar,yıllar geçmiş…Kızım daha dün doğmuş gibiydi..Hatta oğlum da..Güleceksiniz bana ama bazen bakıyorum,yaw bunlar kim ki,ben gerçekten onların annelerimiyim..Daha ben dün; dışarıda arkadaşlarımla, istop,yakan top,saklambaç ve ismini kendimiz koyduğumuz şebek tedini oynuyordum.Daha dün bakkaldan turbo sakızımı,kavutumu,vanilyalı gofretimi ve çay bardağıyla ölçülen külahdaki çekirdeğimi alıp,kot pantolonumun cebini davul gibi şişirircesine doldurup oyunuma devam ediyordum.


Nerden,ne zaman geldiler bunlar..

Şaşılacak şey…

Bir anda mı herşey bu hale geldi..

Ne yaptım, ne ettim…

Herşey masal gibi…

Neyse..Şükür halimize..Şükür Elhamdülillah.. Rabbim acı keder göstermesin..Cümleyle beraber..Evlatlarımın akıllanıp,imanlı ve hayırlı evlatlar olduğu günleri de göstersin..

Kızım şimdilik çok mutlu..Beni çok şaşırttı.Bi hevesle gittikten sonra vazgeçip,kalmak istemeyeceğini düşünmüştüm..Sınıfa girince sanki beni unutuyor..Değil arkamdan ağlamak..
Beslenmesini de silip süpürüp getiriyor:)Oğlum mutlaka az bir şey bırakırdı..Maaşallah Barikallah diyeyim hemen;))

Daha 4 yaşında olduğu için ben götürüp getiriyorum..Abiye pek güvenemiyorum..Çünkü ne zaman ne yapacağı belli olmuyor.Bu arada bana da spor oluyor:)

Üç gündür eve gelip de boş evi görünce,işte bu sefer kendimi büyümüş hissettim..Evet evet;yılların nasıl geçtiğini anlayamayan ben, büyüdüğümü hissettim..Sevinmeli miyim, üzülmeli miyim bilemiyorum..Rabbim yaşattığına göre vardır bunda da bir hayır;)


:)))))

Aslında ben, bakkaldan külahla çekirdek alamadığım gün anlamalıydımmm:S





Perşembe, Eylül 13, 2007

HAYIRLI RAMAZANLAR!!..

Tüm İslam aleminin, Ramazan-ı Şerif'i mübarek olsun..

Cenab-ı Hak; cümlemizi,bu ayın sevaplarına mazhar olmayı nasip etsin..Kıldığımız namazı,tuttuğumuz orucu,okuduğumuz Kur'an-ı Kerim'i ve verdiğimiz sadakaları, huzurunda kabul görenlerden eylesin..Hayırlı ameller ile meşgul olmamıza vesile eylesin..Peygamberimizin Şefaatine erişebilmeyi cümlemize nasip etsin..Amin..

Hayırlı Ramazanlar..



SEVERİİMM!!!!

SEVERİİMM!!!!!



Güzel arkadaşım Ecemsu, beni çok hoş bi oyuna davet etmiş…Oyunun çıkış kaynağına kadar gidip herkesi tek tek okudum..Ve çok hoşuma gitti..Herkeste kendimden bir parça buldum..Hele hele.. en komiği;bir arkadaşın bahsettiği, yatağa yatarken çorapla yatıp,yatarken çorabı ayaklarınızla çıkararak,o tatlı serinliğin mutluluğunu yaşamak:p
Bu konuda eşim hep beni ayıplamıştır.Hiç çorapla yatılır mı diye..Üşümekten aklı giden biri için abartılı ve ayıp birşey gibi gelmiyor amaa:))

Neyse; gelelim diğer severimlere…

Severim,çocukluğumdan beri evde yalnız kalmasını çok severim..evin orasını burasını, her seferinde ne olduğunu bildiğim halde karıştırmaktan çok büyük zevk alırdım..Şimdi ise yalnız kalınca huzuru buluyorum..Şamatayı kafam hiç götürmüyor:p

Severim, ibadetlerimi vaktinde yaptıktan sonra ki huzuru, misafirlerimi geçirdikten sonraki yorgunlukla karışık rahatlığı,çocuklarımı gece uyuttuktan sonraki evin sessizliğini,pişirdiğim yemeğin ertesi güne kalmadan yenmesini,yıkadığım çamaşırların ütülenip yerlerine konulduğu zamanları, güzel dostlarla güzel sohbetler etmesini çok çok severim.

Severim,ananemi,demini almış çayı,yaramazlarımın tamam anneciğim dedikleri anları(nadir oluyorda),eşimle gece sohbetlerini, başladığım herhangi bir işin sonucunu görüp takdir görmeyi ve alakasız olacak ama alman kurtlarını çok severim:D

Şimdilik aklıma gelenler bu kadar..

Ben de bu oyunu; yüreğinde beslediği güzellikleriyle, tanımadığı insanlara bile faydalı olabilen iyi niyetli arkadaşım Eda ile,ebelersem belki yazmaya başlar temennisiyle sevgili Bahar'la, hem anneliği hem de öğrenciliği hakkıyla yerine getirerek takdir edip imrendiğim sevgili Arzu ile devam ettirmek istiyorum..Katılırlar ise şeref ve mutluluk duyarım..

Cumartesi, Eylül 08, 2007

KALDIĞIMIZ YERDEN...

Trabzon-Uzungöl
Selamün Aleyküm..

Efendimm..Arayı baya bir açınca, nasıl bir giriş yapacağımı da bilemiyorum.İnşaallah
Cenab-ı Hak cümleye, verimli bir tatil geçirmelerini nasip etmiştir.

En son postumda da bahsettiğim gibi okulların kapandığının üçüncü günü, erken bir haberle apar topar Trabzona gittim.Bir ay kadar orada kaldım.Küçücük bir bebeğimiz oldu.Ani gelişi ile bütün aileyi şaşırttı yumurcak..Yumuşak yumuşak sevip okşadık …Ayrılmamız çok zor olduL.(Resmi 2 sene evvel gittiğimde çekmiştim.Bu sefer şehir dışına çıkmaya fırsat olmadı)

Sonra evime dönünce,ufak tefek ev temizliği,kış için reçeller şudur budur derken 2-3 haftamı da öyle geçirdim.

Ardından bir haftalık bir tatil… mi diyeyim size, yorgunlukların üstüne daha bir yorgunluk mu:p

Ve onun ardından yine kışlık çeşitli turşular,domates rendeleri,fasulyeler,patlıcanlar,biberler vs.vs..hazırlanışı. Hep boğaza hizmet:p
Bu arada oğlumun erkekliğe adım atmasının telaşesi..Allah nasip ederse düğünümüz seneye..
İşte benim tatilim kısaca böyle koşuşturmaca ile geçti.Şükür Elhamdülillah…
*****************
Berat kandilinde bir post yazıp, o günlere ait uyguladığım dua şeklini paylaşmayı istemiştim..fakat nasip olamadı..Memletekete 3-4 günlük bir geziden, kandil günü akşam saat 9’da geldim.Geç kaldığım için yazmaktan vazgeçmiştim..ama sonra düşündüm, seneye yazmayı beklersem belki ömrüm yetmez,yazayım da ilgilenenler belki bir kenara not ederler;)

Bu yazdıklarım Şaban ayının 13. gecesinden başlayarak,14. ve 15. yani kandil günü de dahil;akşam ile yatsı arasında okunuyor.

Akşam namazınızı kıldıktan sonra;

-“Niyet ettim Yarabbi Senin Rıza-ı Şerifin için hayırlısı ile ömrümün uzun olması için” deyip Yasin suresi’ni okuyorsunuz.Ardından üç kere Berat gecesi duasını:

Allahümme in künte ketebte ismi şâkiyyen fi divânil eşkiyâi femhuhü vektübni fi divanissüadâi ve in künte ketebte ismi sâiden fi divânissüadâi fesbithü feinneke kulte fi kitâbülkelkerim.Yemhullâhü mâ yeşâ ve nüsbitü ve indehu ümmülkitâb.

-“Niyet ettim Yarabbi Senin Rıza-i Şerifin için üzerime gelecek belaların kazaların def olması için”diyerek yine bir Yasin suresi ve 3 kere Berat duası okunur.

-“Niyet ettim Yarabbi hayırlısıyla bol ve helal rızkımızın olması için” deyip üçüncü ve son olarak Yasin ve 3 defa Berat duası okunur.

Ardından 3 defa Duhan suresi,Fetih suresi,Tebareke ve Amme suresi,Amme’nin ardından gelen Venneziati suresi ve Kur-an’ı Kerim’de 30. cüz’ün sonlarına doğru olan Vedduha diye başlayan sureden sonuna kadar yani Nas suresine kadar okunur.
Ardından bilinen ve arzu edilen dualar okunup, bağışlanır..
Rabbim cümlemizin dualarını kabul görenlerden eylesin..
Sevgi ve selamlar..

Salı, Haziran 26, 2007

SOBE İLE MOLA....

Sevgili arkadaşım Ayşe bir süre evvel beni takıntılarım hakkında sobelemişti..Lakin fırsat bulup cevaplayamadım:( Özür dilerim canım...

1)Öncelikle bende de kahverengi takıntısı vardır.Kıyafetlerimin % 80'i kahve tonlarındadır.Bu yüzden kayınvalidem bana kızar;kendini illa yaşlıya çeviriyorsun, diye:)

2)Kıyafetlerden konu açılmışken,çamaşırları kesinlikle gece dışarda bırakmam..Kışın hava kirliliğinden zaten evde kuruturum,yazın ise gece yıkasam bile sermek için sabahı beklerim...huy işte:p

3)Simetriye çok dikkat ederim..Herşey belli bir düzende ve de şekilde olmalı...Yoksa gözüme batar durur...

4)Yaptığım ya da yapacağım işi önce ben sevmeli,istemeli ve beğenmeliyim.Zorla yaptığım işten pek hayır gelmez:p

5)Elişi türünden yarım işi hiç sevmem..Birini bitirmeden asla diğerine başlamam..

6)Evdeki eşyaların yerini değiştirmek konusunda ciddi takıntılıyım..mesela oturma odasında ki koltukları 1 aya yaklaşmadan değiştiririm..sürekli eşyaların yerinin değişmesinden sıkılan eşim, elinde olsa sen evin yerini de değiştirirsin der:)) Ama ne yapayım,çok mutlu oluyorum değişince..farklı bi ortama girmiş gibi oluyorum:p

7)Paylaşmayı ve yardımlaşmayı ne kadar sevsem de;özel eşyalarımın kullanılmasını pek sevmem...

Liste uzayıp gidecek..Amanın ne takıntılı insanmışım:sNeyse bu kadar kafii sanırım..Bende sevgili Hacer'i ve Arzu'yu sobeliyorum..

Uzun zamandır blogumu güncelleyemiyorum..Bu durum daha böyle devam edecek gibi..Şu an Trabzon'dayım.Ailemize yeni bir bebek katıldı.Hem erken doğdu hem de çok küçük:(Annesine ve bebeğe dualarınızı lütfen esirgemeyin..Şimdiden Allah cc. razı olsun:)

Herkese hayırlı tatiller...

Perşembe, Mayıs 24, 2007

DÜŞMANLARIMIZ?!!

Kime sorsanız," düşmanım olmasını istemem" der..Yakın zaman kadar ben de öyle düşünüyordum..Kim ister ki, düşmanı olsun:p Yalnız unutmamalıyız ki,"herşey de bir hayır vardır."

Düşman farsça bir kelime olan, düşt'ten türemiş,kötü, içi kara ve uğursuz anlamlarında olan bir sözcüktür.
Düşmanlar dost kadar insan hayatında önemlidir.Düşman olmasa insanalr günlük hayatlarında daha kararlı,daha dingin,daha sabırlı;kısaca daha güçlü olmayı öğrenemezlerdi.Kendisi için istediğini senin için istemiyorsa;kendisi için istemediği şeyi senini için istiyorsa o düşmandır;Dikkat!!!Zayıf olduğunuz her durumda size zarar vermek için tetikte bekliyor demektir.
İyiliğimizi istemeyen yabancıların düşmanlıklarından başka ;zaman zaman en sevdiklerimizin de düşmanca duygularıyla karşılaşırız.Kırıcı,yok edici edici duygular istediği oyuncağı almadığımız çocuğumuzdan,bencilliğin kuyusundaki karanlıktan yanıbaşında ki sevgili eşini göremeyen kocalarımıza ve ya hanımlarımıza kadar herkesi zaman zaman ele geçirir.Düşmanlıktan fayda sağlamak bilge kişinin başarısıdır.Madem düşmansız olmak mümkün değil,düşmandan fayda sağlamayı bilmeli!...

Düşmanlarımız, dostlarımız gibi iyiliğimizi ve güzelliğimizi istemezler.Açığımızı kollamak için devamlı bizi takip ederler.Öyleyse düşmanlarımız merakla bizi izliyorlar,mutlaka kendi kendimize göz kulak olmamız gerekiyor.Bu dikkatlilik yavaş yavaş erdeme dönüşür.Rekabet ahlaki bir çabadır.

Ahmaklar dostluklarını bozar,oysa sağduyu sahipleri düşmanlıkları bile kazanca çevirmeyi bilir.Çünkü bin dost,bir düşmandan çoktur.Marifet kazanmaktır,kaybetmek değil...

Düşmanlığın en zarar verici yönü eğer dikkat edilirse en kazançlısı haline gelir.

Düşmanın senin tüm adımlarını dikkatle izleyecek şekilde ayarlar kendini;en küçük bir zayıf noktanı kollar hayatının çevresinde pusuda bekler.Gözlerini senden ayırmaz.

Bunun bilinci ile;hareketlerimizin sonuçlarına daha ihtiyatlı ve ölçülü bakmalıyız.Kötülüğün bir özelliğide,hatalı davranıldığında dostlardan çok düşmanlardan utanılmasıdır.Düşmanlarımızın kıskançlığı bizim ihmarkarlığımızı dengeler.Üstelik ahlak bakımından tam bir olgunluğa erişerek düşmanımızı kedere boğar,faydalı bir öç alırız.

Düşmanıma karşı kendimi nasıl savunacağım??
Kendini erdemli kılarak.Konuşmalarında hakkaniyet,sağduyu,nezaket,dürüstlük,davranış ve hareketlerinde doğruluk ve edep göstererek...

Düşman kazanmamak için temel taktik de şudur:
"Hiç kimseye olduğundan ne daha az,ne de fazla değer ver."

Genç Beyin


Umarım; ben de olduğu gibi sizlerde de, yeşil ışık yakan bir bilgi olur:)

Cuma, Mayıs 18, 2007

BLOGUM 1 YAŞINDA!!


HİÇ FARKINDA DEĞİLİM:) MEĞER 2 GÜN EVVEL, YANİ 16 MAYIS'TA BLOGUM 1 YILINI DOLDURMUŞ.

BLOG ALEMİNİN; BANA OLUMLU, ÇOK ŞEYLER KATTIĞINI SÖYLEMELİYİM.AKLIMA GELİP DE ARAŞTIRMAYACAĞIM KONULARI, BLOG SAYFALARIN DA ŞAHİT OLUP ÖĞRENDİM.HOŞUMA GİTMEYENLER DE OLDU.LAKİN, KÖTÜYÜ ÖĞRENMEDEN İYİNİN KIYMETİNİ ANLAYAMAYIZ... DEĞİL Mİ?


İNŞAALLAH BLOGUMU ZİYARET EDENLERİ KÜÇÜK DE OLSA BİLGİLENDİRMİŞ VE HOŞNUT AYRILMALARINI SAĞLAMIŞIMDIR.İÇİ BOŞ BİR KABIN FAYDASIZLIĞI GİBİ ETKİSİZ OLMAK İSTEMEM.


ZAMAN ZAMAN DURAKLAMAYA UĞRASA DA ,BU ALEMDE YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ.


VESSELAM!!

Pazar, Mayıs 13, 2007

BİR SOBE DAHAA!!

Şeker kızın annesi, sevgili Arzu'da beni sobelemiş..Arzucuğum 2 hafta gecikmeli oldu,ama beni lütfen hoşgör..Söylediğim gibi elde olmayan sebeplerden..Ve hatta aynı sobeyi sevgili Güloş'da yapmıştı.3 gün içinde cevaplanması gereken sobeyi farketmediğim için, Hacer'e karşı mahçup olmuştum.Tekrardan özür diliyorum arkadaşlar...


Efendim bu elmalı pastayı sevgili arkadaşım Eda'ya gönderiyorum.Umarım Allah cc. birgün sevgili arkadaşımı misafirim olmayı nasip eder de, eşiyle ona bu pastadan ikram edebilirim;) Edacım bugünün anlamına icabeten,senin için yürekten bir dua ettim.Rabbim senin için herşeyin hayırlısını versin..



Bu böreğin adı, Banyo Böreği..Sigara böreğinin fırında pişmiş şekli..

Bu böreği de sevgili Ecemsu'ya gönderiyorum.Değerli arkadaşım inş. ikramımı beğenirsin..Allah cümlemizin ağız tadını bozmasın..


Efendim bu da bizim yörenin meşhur hamur işlerinden Haşhaşlı Lokum...

Haşhaşlı lokumu da sevgili Ruzun ve değerli kardeşim Zemzem'e gönderiyorum.

Sizleri daha iyi tanıyabilmek için tekrardan ebeliyorum..Ruzuncum haşhaşotundan sonra bunu da bilir misiniz? ;))

Tarifleri teldolaba eklemeyi düşünüyorum.Tarif yazarak bütün sayfayı doldurmak istemedim.. Zaten yeterince uzun bir post olacak...Şimdi de diğer sorulara geçelim..

-Daha önce yaşadığınız üç şehir?

Aslına bakarsanız topu topu yaşadığım üç yer var zaten..Doğduğum yer Almanya-Münih,Ege'nin illerinden biri ve en son bu ilin ilçesi olan memleketim..

-Tatil için gittiğiniz üç şehir?

Antalya,Kuşadası ve Trabzon...Eskiden tatil denilince deniz kenarı olsun yeter derdim..şimdi ise sakinlik ve huzurun olduğu herhangi bir yer diyebilirim..

-Yaşamak istediğiniz üç şehir?

Yaşamak istediğim tek yer, şuan zaten oturduğum memleketim olan cennet parçası...Başka bir yer istemem...Evlenmeden evvel arkadaşlarıma memleketimi anlatırken,Küçük Paris'im benim diyerekten bahsederdim..Kader bu ya;Cenab-ı Hak memleketime gelin olup gelmeyi nasip etti:))

-Şuan ki mesleğiniz?

Ev hanımıyım..

-Dünya'ya yeniden gelseydiniz hangi mesleği seçerdiniz?

Fırsat buldukça (uzun zamandır bulamıyorum maalasef) tarih okumayı çok seviyorum..Hele hele Osmanlı tarihini..Tarihle ilgili herhangi bir meslek beni çok mutlu ederdi..Aslında dünyaya bir daha gelme şansım olursa, Osmanlı'nın yeni kurulduğu zamanlar da doğmayı isterdim. O dönemlere şahit olabilmem mümkün olabilse; bir hizmetçi,çamaşırcı ve yahut aşçı bile olmayı sevinçle kabul edebilirim.Nasıl olsa aynı işi şimdi de görüyorum:p

-Kesinlikle yapamam dediğiniz meslek?

Çocuk bakıcısı..

-Yaşam felsefenizi olusturan sözlerden biri?

Dünü değil, yarını yaşa!!..Düne takılı kalmak insanın hayatını daha zora sokar..Yarına umutla bakabilmek için;ardımıza değil karşıya bakmak lazım, diye düşünüyorum..

-Bir kitaptan alınma cok sevdiğiniz cümle yada bölüm?

Uzun zamandır kitap okuyamıyorum.Eskilerden de aklımda kalan hiçbir şey yok maalesef..lakin geçen hafta şeytanın bacağını kırıp 5 tane kitap aldım.Birini yeni ev alan arkadaşıma, ev hediyesi olarak verdim.Daha evvel okumuştum."Bir Çerkes Kızının Harem Anıları"..güzel bir kitap herkese tavsiye ederim.

Şimdi "Benimle Oynar mısın Anne"diye bir kitaba başladım..İçinde 365 tane eğitici çocuk oyunu var..Pc'nin başına oturdukça çocukları oyalıyacak oyunlar öğreniyorum;)))

-Çok sevdiğiniz bir şiirin parçası?

Şiir değil de;güzel bir beyiti paylaşmak istiyorum..

Her gün bir yerden bir yere göçmek ne iyi. Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Hz. Mevlana

Sorular ve cevaplar bu kadar...

Ayrıca tüm annelerin anneler gününü de kutlarım...ve bir anne olarak; kıymetimiz sene de birgün değil, hergün bilinir inşaallah..Rabbim hepimize kıymet bilen hayırlı evlatlar nasip etsin...

Sevgi ve selamlar..


Çarşamba, Mayıs 09, 2007

SOBE...

Sevgili ruzun ve zemzem beni sobeleyip, hatırımı yapmışlar.Allah cc. de sizlerin hatırını yapsın..
Aslında daha evvel Sevgili Arzu sobelemişti,fakat bazı teknik sorunlardan cevap yazamamıştım:(İnşallah bugün yarın halledilecek..Tekrardan özür diliyorum..

Gelelim bu sobedeki sorulara;



Birincisi en çok sevdiğim çiçek:
Beni 7aylıktan 6 yaşıma kadar anneannem büyüttü..(bu yüzden kendisine anne diye hitap ederim)Ve ben de ki değeri tarifsizdir..Üstüne insan tanımam..Çiçekle alakası ne demeyin bir dk açıklıyorum....
Sevgili anneannemin tarlası vardı..Küçükken beraber tarlaya giderdik.Yürüyerek 1 saatlik mesafede olan bu tarla yolunda, ben de çiçek toplaya toplaya giderdim.En çok da papatya ve gelincikleri..Oraya varınca anneanneciğim işine başlamadan evvel beni oyalansın diye, papatyadan taç,gelincikten de gelin yapıverirdi.Ahhh ah o günler keşke geri gelse..Anneciğim şimdi baya bi yaşlandı..ve onu kaybetmekten çok korkuyorum:(((
Herşey için sana çok teşekkür ediyorum melek kalpli annem benim..Cenab-ı Allah'da seni her daim hoşnut etsin.Hakkını helal et..
Lafı uzattım galiba ama; papatyanın ve gelinciğin yeri ben de bir başkadır..

İkinci soru ise birşey icat etmek istesem bu ne olurdu:
Ahiretteki hayatımızı gösteren bir televizyon nasıl olurdu acaba..Şeytanın ve nefsimizin kölesi olmaktan kurtarabilirdi bizleri..Acı sonu görünce; kendimize çeki düzen vermemiz için iyi bir fırsat olurdu..Unutup,rehavete kapıldıkca tekrar tekrar bakar,irademizi kuvvetlendirirdik.

Ben daha büyüyememişim..Ne çocukça değil mi? O zaman verdiğimiz bu imtihanın ne anlamı kalırdı.Böyle birşeye gerek yok..Cenab-ı Hak; asi gelenlerin sonlarını bizlere şahitlik yapsın diye asırlar sonra bile gözlerimizin önüne sermiş. Hatta 4-5 sene evvel ölüm kıyamet ve cehennemle ilgili bir kitap okumuştum.Ciddi derece de psikolojimi bozmuştu.Attığım her adımda günaha giriyormuyum? sorusuyla cebelleşiyordum.

Allah cc. bilmemiz gerektiği kadarını zaten bildirmiş değil mi?

Biran evvel uyanmak ve görmek lazım.......

Akabinde bir sobeleme postu daha gireceğim için şimdi kimseyi sobelemiyorum..

Perşembe, Nisan 26, 2007

SEVGİLİ PEYGAMBERİMİZ HAKKINDA



* Peygamberimizin (sas) dedelerinden Kusay Bin Kilab'ın huzaa'lılardan Kabe emanetlerini alarak, iyi idaresi ile kendi kabilesini saygın bir konuma getirip, Kabe etrafında topladığını... bundan dolayı onun kabilesine Kureyş (toplamak birleştirmek) ismi verildiğini...
* Hz.Peygamberin (sas) dedesinin babası Haşim'in Mekke'den kışın Yemen'e yazın Şam'a ticaret seferlerini başlatan zat olduğunu... Hatta bizans imparotoru ile anlaşma sağlayarak kureyş tacirlerinin bizans topraklarına ticaret vergilerinden muaf tutulmasını sağladığını...
* Resulullah'ın dedesi AbdulmUttalib'in uzun boylu, sarışın ve sevimli bir sakal sahibi olduğunu... * Peygamberin (sas) babannesinin isminin Fatıma olduğunu...
* Efendimiz'in (sas) anneannesinin adının Berre olduğunu...
* Hz. Peygamber'in öz aamcalarının Ebu talip ve Zübeyr olmak üzere iki tane olduğunu, diğer amcalarının üvey olduğunu...
* Hz.Abbas'ın Efendimiz'den 3 yaş büyük olduğunu...
* Peygamberimiz'in dayısının olmadığını...
* Amcası ebu talip'in resululah daha gençken ve kendisine nübüvvet verilmeden evvel o'nun hakkında bir şiirinde "Tertemiz yüzü aşkı için yağmur talep edilen, dulların hamisi, yetimlerin sığınağı" dediğini...
* İbn'i habib adlı müellifin "ümmmehatu'n-nebi" adıyla bize 20 nesil boyunca resulullah'ın ninelerini gösteren calib-i dikkat bir çalışma bıraktığını...
* Efendimiz'in (sas) amcalarının isimlerinin; Haris, Zübeyr, Ebu Talip, Hamze, Ebu Lehep, Gaydak, Mukavvem, Saffar, Abbas olduğunu...
* Efendimiz'in (sas) halalrının isimlerinin; Ümm-ü Hakim, Berra, Atike, Safiyye, Erma, Ümeyra olduğunu...
* Peygamberimiz’in (sas) yüzmeyi 6 yaşında annesiyle gittiği Medine’de, akrabaları Adiyy bin Neccaroğullarının havuzunda öğrendiğini..
Biliyor musunuz?

Perşembe, Nisan 05, 2007

8 YILA 80 YIL SIĞDIRMAK

Sultan 2. Bayezid'in küçük oğlu Şehzade Selim İstanbul'dan uğurlanmıştı.Çok sevdiği ve saygı gösterdiği hocası Muhyiddin Efendi'yle birlikte Trabzon'a doğru at sürüyordu.Birara hocası söze başladı:

"Size bir sır vermek istiyorum Şehzadem.Duyulursa rakipleriniz hem sizi hem de beni yaşatmazlar!"

Şehzade Selim hocasına baktı.Gerçekten de yüzü endişeliydi.Bir mana veremedi.Sadece "Sizi dinliyorum hocam! dedi,"Aramızda kalacağından emin olabilirsiniz."

Muhyiddin Efendi anlatmaya başladı:"Yıllar önce birgün Amasya'daki evinizin kapısına bir derviş geldi.Kılığından çok fakir olduğu anlaşılıyordu.Babanızla görüşmeye gelmişti,izin verdiler. Bunun üzerine sözlerinin babanıza iletilmesini istedi ve şunları söyledi:"Bugün bu evde bir erkek çocuk dünyaya gelecektir.Bu çocuk ileride babasının yerine geçip padişah olacaktır.Çocuğun vücudunda 7 tane ben bulunacaktır.7 sultana baş eğdireceğine işaret eder.Bugün bu evde doğacak olan çocuk öyle bir çocuktur ki,parça parça bulunan Müslümanları tek bayrak altında birleştirecek ve cihana ün salacaktır."

Şehzade Selim gülümseyerek dinliyordu.Hocasının sözleri bitince sordu:

"Hocam,bu çocuk hala yaşıyor mu?"

"Evet Şehzadem,yaşıyor."

"Peki adı nedir?"

"Adı Selim'dir.Yani sizsiniz Şehzadem!"

Şehzade Selim'in kartal bakışları uzaklara daldı.Kesin ve kararlı bir sesle:"Hocam!" dedi,"Eğer Allah bize padişahlık nasip ederse, savaş meydanları kahramansız kalmayacaktır."Osmanlı namını ebedi kılacağız.Allah'ın adını ve İslam dininin adaletini bütün dünyaya yayacağız.Nice zaferler kazanıp ülkeler fethedeceğiz.Ama hocam,en önemli işimiz ne olacak bilir misiniz? Dervişin de dediği gibi,dünyadaki bütün Müslümanları tek bir kılıç gibi etrafımıza toplamak olacak.Aynı Allah'a,peygambere inananlar ayrı ayrı hedeflere yürüyemezler.Biz onların aynı hedefe yürümelerini sağlayacağız.Hep bunu düşünür,bunu düşünerek uykularımızı feda ederiz."

Şehzade Selim bunları söylerken gencecikti,henüz bıyıkları çıkmamıştı bile...

Ama çabuk büyüdü,serpildi ve padişah oldu.Sadece 8 yıl padişahlık yaptı ama bu 8 yıla 80 yıllık icraat sığdırdı.Düşüncelerinin çoğunu gerçekleştirdi,geri kalanını da oğlu Kanuni Süleyman tamamladı.

Yahya Kemal Beyatlı, Sultan Selim için der ki:

"Sultan Selim-i evveli ram etmeyüb ecel
Fethetmeliydi alemi şan-ı Muhammedi"

Tarihte birçok önemli şahsiyet Yavuz Sultan Selim'i örnek almıştır.

Cuma, Mart 30, 2007

MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN..


Bugün gönlümüzün gülü Sevgili Peygamber efendimizin doğduğu gündür. Peygamber efendimiz 571 yılında rebiül evvel ayının gecesi doğmuştur.Peygamber efendimizin doğum günü, bütün müslümanların bayramıdır.Her yıl bu günde müslümanlar peygamberimizin dünyaya gelişini dualarla anarlar. Bu gece eller semaya kalkar, yürekler Yaradana O'nun için açılır.
Bu vesile ile yaptığımız duaları Allah-u Teala kabul edip,azabından korusun.Peygamberimizin şefaatine ermeyi nasip etsin.Amin..
Kandiliniz mübarek olsun.

Pazar, Mart 18, 2007

RABBİM SİZLERİ UNUTTURMASIN!!!

Aşağıdaki fotoğraflar,Çanakkale'de ki bir şehitlikten...Çok şükür geçen sene; o tarih kokan toprakları görmemi, Rabbim nasip etti.Hissettiğim duygular,heyecanım tarifsizdi..Gezerken bir yandan ecdadımın gösterdiği zaferin gururunu,(şuan da yaşadığım rahat,sağlıklı ve huzurlu hayatın kıymetini bilmeden sızlanırken,memnun olmazken,) o vakit de hayatını önemsemeden vatanı için kendini düşmanın kurşuna siper edenleri bizzat görerek,hissederek şahit olunca,YÜZ KARARTAN BİR UTANÇ yaşadım. Bakın görün!!..Bizler başımız ağrıdığı zaman yatak döşek yatarız..Ki;yüreği imanla dolu ecdadımız yaralandığı halde,yarasını önemsemeden vatanını savunmaya devam ediyor. Peki onlara layık yaşıyor muyuz?? Durun önce ben kendim adına cevap vereyim:HAYIR!!!


Kır çiçekleri geldiler akın akın
Çekilen askerlerin yerine
Yaban gülleri dağ laleleri papatyalar
Kilim kilim yayıldılar toprağa
Siper siper
Toprağın savaş yaralarını örttüler
Koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
Kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine
Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
Silah yerine sapan tutan elleriyle
Geri aldı savaş alanlarını doğa
Can geldi toprağa silindikçe kan izleri
Yeryüzünde cennet oldu öylece
O cehennem savaş yeri
Bülent Ecevit'in Çanakkale şiirinde dediği gibi cennet mekanı gibi geldi bana oraları...
Gitmemiş olanınız varsa şiddetle tavsiye ederim.Allah nasip ederse, çocuklarımı alıp bir daha gitmeyi istiyorum.
Sözle değil, görerek öğrensinler:
"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, uğrunda ölen varsa vatandır".


Pazar, Mart 11, 2007

;))

Amerikalı,İngiliz ve Iraklı oturmuş çay içiyorlar.
Amerikalı çayını bitirince bardağı havaya fırlatmış,silahını çıkarıp bardağa ateş edip parçalamış ve"Bizde bardaklar o kadar ucuz ki,Amerika'da aynı bardakla iki kere çay içmeyiz!" demiş.
İngiliz de bunu üzerine çayını bitirip bardağı havaya fırlatmış, ateş ederek bardağı parçalamış ve "İngiltere'de bardak yapacak cam için o kadar çok kumsal var ki, aynı bardakla iki kere çay içmeyiz!" demiş.
Bunu üzerine Iraklı da çayını bitirmiş,silahını çekip Amerikalı ve İngiliz'i vurup öldürmüş:
"Bağdat'ta bu İngiliz ve Amerkalılar'dan o kadar çok var ki, biz aynı adamlarla oturup iki kere çay içmeyiz..."

Pazartesi, Mart 05, 2007

KÖMÜR MÜSÜNÜZ,ELMAS MI?

Kömürle elmasın maddesi bilirsiniz ki karbondur.Fakat elmastaki karbon atomları son derece düzenli diziliş görüntüsü vermesine karşılık,kömürdeki atomların diziliş sistemleri dağınıktır..

O halde düzenli,sistemli bir hayat yaşa ki;elmas gibi değerlenebilesin..Kömür gibi düzensiz,dağınık bir diziliş tercihin olursa;akibetin de kömür gibi olur.

Cuma, Mart 02, 2007

HOCALI SOYKIRIMI

Pazar, Şubat 25, 2007

TECRÜBELER!!!


Siz hayatınızda, "Hiç kimseyi örnek almam" diyenlerden misiniz?
Hani,"Ben kendim gibi olmak isterim,kimseyi kendime örnek almam." diyenden...
"Evet ben de öyle diyenlerdenimm," dersem yalan olur.Çünkü yaşamda ki adımlarım, gözlem yapıp her hadiseden kendime bir paye çıkarmakla şekilleniyor,yolunu buluyor.

Buna, örnek almak mı denir? , taklit etmek mi denir? artık ne denirse; çevremde ki kişilerin herhangi bir konuda ki yaşadıkları, sevinçli ya da üzüntülü olayları kendime her zaman tecrübe etmişimdir.

Bu kişi,ailemden olabilir,arkadaşlarımdan,akrabalarımdan ve yahut yolda denk geldiğim bir insan da olabilir.

Tanık olduğum bu hadiselerin akabinde;benim başıma da benzer bir durum geldiği zaman, "şuna böyle davrandığı için şöyle olmuştu.Ben o duruma düşmemek(ya da güzel bir durum ise o gibi olmak) için şunu yapayım"gibilerinden kendimi düşünür bulurum.Bilinçli birşey de değil bu....

Kararlarımı pat diye asla almamışımdır.Her yönden düşünür ve mantığıma uygun olan "benim için bu doğrudur"diye söyleyebileceğim şekilde konuşur ya da hareket ederim.Örnek olarak, kendimi çevremdekilerden fazla fazla özür dilerken hiç hatırlamam.. Çünkü, zaten kendimce doğruyu tayin etmiş ve öyle muhatap olmuşumdur.Bu yaşıma kadar bilinçli ,isteyerek bir kimseyi kırdığımı da hatırlamam..

Hıhh işte bunun için;çevremdeki insanların tecrübeleri, diyaloglarımı nasıl ayarlamam gerektiğini karar vermemde de bana ışık tutar.

Zor ve üzüntülü günlerim de, zorlukların altında ezilmememi sağlayacak gücü de kazandırır.

Bir kişi var ki; benim için değeri tarifsiz,sağlığına duacı olduğum canım ananeciğim...Hayatı bana tam bir rehberdir.O kadar zor ve çetin bi hayat yaşamış ki,fakat asla asi olmamış...Cahil olmasına rağmen,imanının gücü ile sabrını,iyi niyetini,güler yüzlülüğünü ve insan sevgisini asla kaybetmemiş.Hayatım boyunca denk geldiğim, insan sıfatına uyan tek kişi o dur.Bir ara sizlere ondan bahsetmek isterim.Bana olduğu gibi sizlere de örnek olabilir:)

Velhasıl; maalesef ben de her insan gibi hatasız değilim.Pişmanlıklarım,"tüh be bunu böyle yapmasaydım"dediğim de oluyor.Ama önemli olan bunun bilincinde olmam değil mi?

Her atılan adım, bir tecrübe değil midir?

Rabbim cümlemize;tecrübelerimizden ders alarak,onlardan hayırlı bir şekilde faydalanmamızı nasip eylesin...

Perşembe, Şubat 01, 2007

HAYRET Kİ NE HAYRET!!!

TOPAL MOLLA


1920 yılında Topal Molla lakabıyla tanınan bir zat,Afganistan'da tekke kurmuş. Topal Molla'nın müritleri 3 yıl içnde 200 bine ulaşmış. Müridlerinin sayısı 1925'te 300 bini aşan Topal Molla, krala karşı ayaklanma hareketini başlatmış.Bir yıl boyunca Afganistan'da kan gövdeyi götürmüş.

O yıllarda Afgan Kralı olan Emanullah Han,ülkesini terk etmek zorunda kalmış.Ülkesinden ayrılan Emanullah Han, Afgan sınırına geldiğinde, yanına bir adam sokulmuş ve çok güzel konuştuğu Urduca'sıyla sormuş:

"Beni tanıdın mı? Ben meşhur Topal Molla'yım.Afganistan'daki görevim bitti,İngiltere'ye dönüyorum."

"Seni tanıdım!" demiş kral "Ben senin İngiliz casusu olduğunu biliyordum.Fakat halkıma o kadar çok tesir etmiştin ki, senin casus olduğuna onları inandırmanın çok zor olacağını düşündüm.Sarıklı, sakallı Topal Molla sakalını kesmiş,sarığını atmış, başına silindir şapkasını oturtmuş ve İngiltere yoluna koyulmuş.

Evetttt,sıra kimde dersiniz?

Pazar, Ocak 28, 2007

ARTIK 5 BİLİNEN

Sevgili Ladybird,hakkımda 5 bilinmeyeni paylaşmamı istemiş.

1)En belirgin karakter özelliğim, aşırı duygusal ve sulugözlü olmamdır.Lakin bu özelliğim hayata karşı verdiğim kararlarda pek etkili değildir.Her adımımı mantığıma dayanarak atarım.Ve kuralcıyımdır.

2)Muhabbetim olan veya olacak insan da saygı,izan ve tevazu ararım.Bunlar mevcutsa canım feda,yok eğer mevcut değilse kendini duvarla muhatap oluyor hissedebilir.(Tabii bu zamanla kazandığım bir tavır,kendimi bunlardan yoksun insanlardan korumam gerektiğini bana hayat öğretti.) Haa kesinlikle saygısız bir kişi zannetmeyin,övünmek gibi olmasın saygı ve hürmetimle çevremden hep takdir toplamışımdır:p

3)Laf olsun veya hımm konuşmuş olayım diyerek asla bir konu hakkında konuşmam. Düşüncelerim kabul görecekse dile gelir,görmecekse düşünce olarak varlığını devam ettirir. İnsanlara iyi niyetini anlatamamanın daha yaralayıcı bir duygu olduğuna idrak etmem, ehh biraz zaman aldı.....Şükür Yarabbimm..

4)Hayvan sevgim tarifsizdir.Hayatımın her döneminde değişik hayvanlar yer almıştır.
Onlara olan ilgi ve sevgimin merhamet duygumu pekiştirdiğine inanıyorum.
En büyük hayalim bir alman kurdumun olması..Hiç bir lekesi olmadan her tarafı simsiyah olacak..Rabbim inş. nasip eder.

5)Aksinden hiç hoşlanmadığım,bana öğretildiği için şükür ettiğim ve çocuklarıma da öğrtmeye çalıştığım bir davranışta yemeği önünden önünden yemektir.Bu konuda aşırı hassasiyetim vardır. Yemeğin ortadan yenmesi icap eden durumlarda kendi önünden yemeyip,sağından solundan ya dakarşısından seçe seçe yiyen kişiye tarifsiz bir nefret duyar,bir şekil de yaptığı terbiyesizliği ima ederim.Çocuklar bu gibi durumlar da çok işe yarar...Kızım sana diyom ,gelinim sen anla misalii...

Evett benden bu kadar..Değmesin yağlı boya.....

Yarı yıl tatilim de bir değişiklik oldu.Ailemin yanına gidecektim,son anda Trabzon yolu gözüktü.
Bulunduğum yer ile arası bir günlük mesafede olduğu için karar vermem zor oldu biraz...
Çocuklarla bu kış günlerinde uzun ve yorucu yolculuk gözümü korkuttu.Fakat gözümüzü karartıp düşeceğiz yollara...Şansımdan benim gideceğim gün hava iyice kötüleşip soğuyacakmş:(
Hani ne derler:
Gidip de dönmemek var,dönüp de bulamamak var..

Siz en iyisi şimdiden hakkınızı helal edin..

Gülümse Kaderine...(oh bee uzun zamandan beri bunu yazmıyordum)

Evett kabul ederlerse ben de; sevgili mislina,bahar,gül ve ecemsu'dan 5 bilinmeyenlerini paylaşmalarını rica ediyorum.

Çarşamba, Ocak 24, 2007

İNSAN MI BUNLARRRR????????




Bugünler de tv de bir bayanın "anırarak ağladım" kelamını duymuşsunuzdur..İnanın bu görüntüleri izledikten sonra ondan az kalmayacak şekilde ben de ağladım.Ve ağlamaya devam ediyorum.Bunu yapan bir hayvan olsa,doğanın kanunu yaşamak zorunda birşekilde haklı görebilirim.Ama insan..Şimdi bunları diyerek günaha gireceğim.. lakin..demem lazım..hoşgörün..

Allah sizin belanızı versin.Cehennemde de aynı muameleyi görürsünüz inş...Yok ölmeden yaşarken çekin o acıları..Derileriniz varolan en büyük acıları çekerek parçalansın..Vicdansız yaratıklar..İnsanlıktan nasibini almamış reziller..

Buna hangi yürek dayanır..Bitiremedim..Sonuna kadar bakamadım.Bu nasıl birşey..Layıklarını bulurlar inş.

Allah'ım beni affet..Lanet okumak müslümanım diyen birine yakışmaz.Fakat o derisi soyulduktan sonra bile başını kaldırmaya çalışan, can çekişen hayvanı gördükten sonra bi şekilde tepkimi koymam lazımdı.Ve bunlar tepkimin yarısı..Diğer yarısını buraya yazamıyorum.Hayvanlara karşı zaafım çok büyük..İnanılmaz seviyorum..

Bu tepkim sadece bir postla da bitmeyecek..Elimden geleni kendimce yapmaya çalışacağım..
Lütfen sizler de birşeyler yapın.

Salı, Ocak 23, 2007

NE YAPIYORU(M)Z?!

Bir Kimse Sabahleyin Kalkınca,
Niyetinin Çoğu Allah cc. için Olmayan Bir Dünyalık İçinse,
O Kimse Allah'ın Sevgili Kulları Arasında Olamaz.
Ve Onun Kalbinden Dört Haslet Eksik Olmaz;
Biri ; Ardı Arkası Kesilmeyen Bir Üzüntü...
İkincisi; Hiç Bitmeyen Bir Meşguliyet...
Üçüncüsü; Hiç Zenginliğe Ulaşmayan Bir Fakirlik...
Dördüncüsü; Hiç Sonu Gelmeyen Bir Emeldir...
Hz.Ebu Bekir


Cuma, Ocak 19, 2007

İSM-İ A'ZAM DUASI

Lâ ilâhe illâ ente yâ Hannânü, yâ Mennânü, yâ Bediy'as semâvâti vel ardı yâ zel Celâli vel ikrâm.


Cuma günü herhangi bir vakitte bu dua okunarak dilekte bulunursa, meşrıkla mağrib arasında ne şey istenilirse istenilsin,duası kabul olunur.

Allah-u Teala; cümlenin, hayırlı dilek ve dualar da bulunup,mazhar olmalarını nasip eylesin.Amin.

Pazar, Ocak 14, 2007

LÜTFEN RAHATSIZ ETMEYİN!

Yoğunuz..
Bir arkadaşımızın derdini dinleyemeyecek kadar yoğun. Oturup kendimizi düşünemeyecek kadar.. Yolumuzun üstünde gözümüze çarpan çiçeklerle ilgilenemeyecek kadar.. Bir kere bile tefekkür edemeyecek kadar..

Bir sabah kalkıp güneşin doğuşunu izleyemeden öleceğiz. Birbirimizi tanımadan öleceğiz..


* * *

Yoğunuz, hem de çok yoğun. Ve üstelik yorgunuz. Göz kapaklarımız kapanıncaya dek meşgulüz.

Hep bir şeylerin peşinde tüketmekteyiz zamanı. Kadınlar ev temizliği ve ortalığı toplamak dedikleri şeyleri yaparken, erkekler yolda, trafikte eritmekte zamanı.
Kimi zaman otobüste, kimi zaman televizyon ya da bilgisayar başında, kimi zaman da derslerimizle yaşamaktayız hayatı.

Kime rastlasam yoğun ve yorgun bu aralar. Kimi dersler diyor: “Onlarca ders var çalışmam gereken.” Kimi ev işleri diyor: “Çocuklarla uğraşıyoruz akşama kadar.” Kimi işler diyor: “Bilirsin para kazanmak kolay değil.”

* * *

Yorgun kalabalıkların arasında akşama kadar gezip iyice dinlendikten sonra eve dönüş yolunda birkaç şey almak için bakkala uğruyorum. Neden insanlar bu kadar yoğun diyorum, nedir bu koşuşturmaca?
“Hayata tutunmalı” diyor.
Bakkal hayatı yağ markası sanıyor.

Ama hayatın tutamaçları yok ki diyorum kendi kendime. Bir bakkala bunu nasıl anlatmalı?
Hayat, kremalı bir bisküvi gibidir, bazen kremanın içinde gibi rahat hissedersin kendini, bazen de kremayla birbirine tutturulan yer ve gök arasında sıkışmış gibi.
Bazen sıcakkanlı olasın gelir, fırından yeni çıkmış gibi; bazen de dermanın yoktur, akşama dolapta kalmış yaşlı ve bayat ekmek gibi.

Ardından benzer birkaç şey daha sorunca, her uğradığımda benle uzunca muhabbet eden bakkal ilk defa bir an önce yok olup gitmemi istiyor. Hayırlı işler dileyip çıkıyorum ama birazdan geri dönüp aldıklarımın ücretini ödeyip ödemediğimi soruyorum. Kusura bakmayın bu aralar biraz dalgınım diyorum. Rafların birinde bir kremalı bisküvi alay edercesine sırıtıyor.


* * *

Yoğunuz..
Bir arkadaşımızın derdini dinleyemeyecek kadar yoğun. Oturup kendimizi düşünemeyecek kadar.. Yolumuzun üstünde gözümüze çarpan çiçeklerle ilgilenemeyecek kadar.. Bir kere bile tefekkür edemeyecek kadar..

Bir sabah kalkıp güneşin doğuşunu izleyemeden öleceğiz.

Abdullah Kibritçi

korpekalemler.com

Salı, Ocak 09, 2007

BAYRAM DÖNÜŞÜ..

Bayram tatilinin son günü tatilimi uzatıp,ailemi ziyarete gittim.Benim haytaya da pek makbule geçti.(Okula gitmekten kurtulduğu için..)
Yakın zaman da gittiğim ve 3 hafta sonra da yarı yıl tatili olup bir daha gideceğim için, bu bayram gitmeme kararı almıştım.Son anda apar topar hazırlanıp gittim..Ailem için de sürpriz oldu.Sonuçta; büyüklerimi memnun etmenin verdği huzurla pazar günü geri döndüm..

Eşim, dönüş yolunda tatlı yemek için bir belde de durdu.Girdiğimiz pastahanede duvarda yazan bir yazı ilgimi çekti.Daha evvel benzeri türden yazılar görsem de,bu yazıyı görüp hiç okumamıştım:

Cenab-ı Hak denk getirirse kişinin işini,mermere batırır dişini.
Cenab-ı Hak denk getirmez ise kişinin işini,muhallebi yerken kırar dişini.

Mizahi bir edayla; hiç unutmamamız gereken gerçeklerden birini hatırlatan yazıyı, sizlerle paylaşmak istedim.

Hayrın da şerrin de Allah'tan geldiğinin bilinciyle yaşayıp,her gelene hamd etmeyi Rabbim hepimize nasip etsin.Amin..

Umarım;Allah (cc.) cümleye yüzlerin de tebessüm bırakan bir bayram yaşatmıştır.