Geçtiğimiz hafta sonu Çanakkale gezisine katıldım.O topraklara ulaşınca ve o havayla teneffüs etmeye başlayınca,(mutlaka oraları ziyaret eden herkeste olduğu gibi) ruh halim epey bi değişti.Dedelerimin kahramanca savaşıp şehit oldukları topraklarda gezdikçe, rehberimiz tarafından anlatılan yaşanmış hikayeleri dinledikce; BEDAVA bi hayat yaşadığımıza iyice kanaat getirdim.
Herkesin Çanakkale'ye gidip oraları görmesini öneririm.İnsanın kendine çeki düzen vermesine vesile oluyor.Sizlerle beni çok etkileyen bir hikayeyi paylaşmak isterim:
İkisi de İstanbul'lu idi.Aynı mahallede büyümüşler,aynı mektebi bitirmişler,gençlikleride haftanın çoğu günlerinde birarada geçmişti.Sadece yedikleri ayrı giderdi.İki evin ayrılmaz ikizleri gibiydiler.Aralarından hiç su sızmazdı.Hele akşam olunca birbirlerini aramadan duramıyorlardı.Üniversite tahsili için bile iktisat bölümüne beraberce kayıt yaptırdılar.Şakalaşırlardı ama asla birbirlerine darılmazlardı.
Kazım'ın babası Nuri Efendi,Haydarpaşa tren garında biletçilik yapıyordu.Bütün gayretini,çocuklarının geleceği için gösteriyordu.
Ali İhsan'ın babasıda mahalle bakkalıydı.O da tek evladı için herşeyi harcıyordu.
Kazım, arkadaşı Ali İhsan'a göre daha kumral ve sıcak kanlıydı.Ali İhsan'nın ise heyecanlı bir tipi vardı.İçte ve dışta birbirlerini tamamlıyorlardı.
Kaderleri onları seferberlikte de birbirlerine uzak bırakmadı.Birlikte bulunmak için Allah'a çok dua etmişlerdi.Gönüllü olarak yazıldıkları askerlik şubesi,onları yedek subay talimlerini tamamlamak üzere Selimiye Kışlası'na gönderdi.Birkaç aylık talimden sonra ,20. Alay,4. Tabur,12. Bölük takım komutanı olarak göreve atandılar.
Kazım ve Ali İhsan, birlikleri ile beraber Çanakkale Zığındere cephesine ulaştılar.Yorgun düşen diğer birliklerin yerine geçeceklerdi.Karşılarında her türlü imkana sahip çok sayıda İngiliz askeri vardı.İngilizler Kirte'nin 1 km. kadar güney batısında siperlerde tutunmuşlardı.
Türk birlikleri,düşmanın hiç beklemediği bir anda taarruza kalkıyor,onlara hiç beklemedikleri zayiatlar verdiriyorlardı.İngilizler de onların taarruzuna toplarla ve makinalı tüfeklerle karşılık veriyorlardı.
Savaşın çok kızıştığı günlerden biriydi.20. Alay,33. Alay'ın yerini alarak süngü hücumuna kalkmıştı.Bir ara Ali İhsan,arkadaşı Kazım'ın kanlar içinde yere yuvarlandığını gördü.Sanki kendisi vurulmuş gibi acı çekiyordu.Bu acıyla birçok düşman askerini yere devirdi.Fakat düşmanın makinalı tüfekleri,birliğin ilerlemesinie fırsat vermiyordu.Bir emirle geriye siperlerine çekildiler.Başlarını siperden bir saniye çıkarmaları mümkün değildi.Başını kaldırsa,üzerinden binlerce kurşun geçiyordu.
Ali İhsan,siperinde biraz ötede bulunan bölük komutanı Üstğ. Recep'in yanına geldi:
"Ben bir koşuda arkadaşımı alıp gelebilirmiyim" diye sordu.
Komutan,"sen delirdinmi?" der gibi yüzüne baktı:
"Arkadaşın delik deşik olmuştur,ölmüştür,gitmeye değmez,kendi hayatını da sakın tehlikeye atma"dedi.
Ali İhsan,komutanına ısrar etti:
"ne olur komutanım!..müsade et gideyim."diyerek yalvarır gibi konuştu.
Komutan:"Peki!dedi.Git o zaman!..."
Ali İhsan, bir yıldırım gibi siperden fırladı.O korkunç kurşun yağmurunun altında,canından bile çok sevdiği arkadaşı Kazım'a ulaştı.O'nu sırtına aldı ve aynı geldiği gibi gerisin geriye siperine dönerek birlikte içine yuvarlandılar.
Bölük komutanı Üstğ. Recep, kanlar içindeki Kazım'ı muayene etti.Sonra Ali İhsan'a döndü:
"Ben sana gitme,hayatını tehlikeye atmaya değmez demiştim.Çünkü bu çoktan ruhunu Allah'a teslim etmiş."
"Değdi komutanım ,onu gidip getirmeye değdi."
"Nasıl değdi?"dedi komutan,ruhunu teslim etmiş birisi için mi?Yaralı olsa hadi neyse,değebilirdi,ama ölmüş birisi için ölümü göze almak,böyle yapmak doğru olmazdı."
"Herşeye değdi komutanım!Çünkü,yanına ulaştığımda arkadaşım sağdı.O'nun son sözlerini duymak bütün herşeye bedeldi benim için...ölmeye bile değerdi."dedi Ali İhsan.
Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
"Seni bekliyordum Ali İhsan...sonuna kadar dayandım...geleceğini biliyordum..demişti arkadaşı.Geleceğini biliyordum..beni burada düşmanın elinde bırakmayacağını biliyordum..sen tam inandığım gibi vefalı çıktın..Allah senden razı olsun kardeşim..Allah'ım bu arkadaşımı bana ahirettede arkadaş eyle!.."
"Bu sözleri duymak herşeye değmezmi sizce?..bunları duymak bana yetti..."
Ali İhsan biliyorduki;insan ahirette sevdiği ile beraber olacaktı.Çok sevdiği arkadaşı Kazım şehit olmuştu,aradan fazla zaman geçmedi,kendiside Sarıtepe'de şehit düştü.Böylece Ali İhsan,dünyada birlikte olduğu arkadaşı Kazım'ı ahirettede yalnız bırakmadı.
(H.Hüseyin MALTEPE'nin Kaybettikleri ile Kazananlar kitabından) Yazarken dahi gözyaşlarımı tutamadığım bu hikaye tüm yaşanılanların kaçta kaçı?...Ve o zamanın değerlerinden şuan ne kadarına sahibiz?!....